Uğur UTKAN

Tarih: 13.10.2025 12:04

Vatan sevgisi ve İmanın birleşmesi

Facebook Twitter Linked-in

İmanın bir gereği olarak vatan sevgisine daha detaylı göz attığımızda ise İslam’da yurt, sadece bir toprak parçası değil; dinin, adaletin, ahlakın ve insanın hür yaşayabileceği bir alan olarak görülür. Hz. Muhammed’in “Vatan sevgisi imandandır” sözü (her ne kadar hadis olarak zayıf kabul edilse de) Müslüman toplumlarda bu düşüncenin temelini oluşturmuştur. Çünkü iman; iyiliği, adaleti, kardeşliği ve barışı yaşama arzusudur ki bu da en güzel biçimde vatanda yaşanır ve korunur.

Vatanın kutsallığı ve emaneti:

Vatan, Allah’ın insana verdiği bir emanettir. Onu korumak, geliştirmek ve üzerinde huzurlu bir toplum inşa etmek imanın bir tezahürüdür. Dolayısıyla vatana hizmet, bir ibadet bilinciyle yapılır.

Manevî bütünlük:

İman, gönülde bir nurdur; vatan sevgisi, o nurun toplumsal hayata yansımasıdır. Bir Müslüman için vatanı sevmek; sadece duygusal değil, ahlakî ve sorumluluk bilinciyle hareket etmektir. Vatanı korumak, insanı, kültürü, dini ve geleceği korumaktır.

Tarihî bağlam:

Türk-İslam medeniyetinde vatan sevgisi ile iman birbirinden hiç ayrılmamıştır. Selçuklu’dan Osmanlı’ya, oradan Cumhuriyet’e uzanan süreçte vatan savunması, sadece bir toprak mücadelesi değil, “imanı koruma” savaşı olarak görülmüştür. “Şehitlik” kavramı da bu birleşmenin en yüce sembolüdür. Tarihsel olarak zaten cephede dahi namazını, örtüsünü kuşanan Peygamber Ocağı olan ordumuzun olmuştur şanlı zaferlerimiz!

Bir defa şunu unutmamak icap eder ki vatan sevgisi, imanla birleşince destanlar yazılır ki Türk tarihi bunun sayısız örnekleriyle doludur. Bu sayısız örneklerin birkaçı şu şekildedir:

*Çanakkale Savaşı’nda Mehmetçik’in Fedakârlığı

Çanakkale’de savaşan askerler, vatanlarını korumayı imanlarının bir gereği olarak görmüşlerdir.

Ellerinde kılıç ya da tüfek değil, yüreklerinde “Allah, vatan ve millet” sevgisiyle cepheye koşmuşlardır.

Birçok asker, “şehit olursam cennete giderim” inancıyla, hem dinini hem vatanını savunarak can vermiştir.

Bu durum, imanla vatan sevgisinin birleştiği en güçlü örneklerden biridir.

*Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs Mücadelesi

Selahaddin Eyyubi, Kudüs’ü işgalden kurtarmak için verdiği mücadeleyi yalnızca bir toprak savaşı olarak değil, İslam’ın onurunu koruma görevi olarak görmüştür.

Onun mücadelesinde iman ve vatan sevgisi iç içe geçmiş, kutsal toprakları korumak bir iman görevi hâline gelmiştir.

*Alp Arslan'ın Malazgirt Zaferi

Alp Arslan, Malazgirt Zaferi'ni yalnızca Anadolu'nun yurt yapılması olarak değil, aynı zamanda İslâm sancağını da en ilerilere taşımak açısından da mühim saymıştır. 

“Ya muzaffer olur, gayeme ulaşırım; ya da şehit olarak cennete giderim” inancıyla Malazgirt Ovası’ndaki muharebede Türklere zaferi getiren faktör işte adına “iman” dediğimiz duygudur. 

*Kurtuluş Savaşı Dönemi

Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu halkı camilerde yapılan dualarla, hutbelerde söylenen sözlerle dinî inançlarından güç alarak vatan savunmasına katılmıştır. Hakeza I. TBMM’nin dualarla açıldığı ve duvarında da aslında resmi özel tüm kurumların ve şirketlerin toplantı salonlarında da yer alması gereken bir ayet asıldı.

Kur'an-ı Kerim'in 42. suresi olan Şûrâ suresinin 38. ayetinde geçen, "İşlerini istişare ile yürütürler", anlamına gelen (Ve emruhum şûrâ beynehüm) ilahi kelâmı bir levha halinde Meclis duvarına asıldı.

Tüm bu örneklerden hareketle “Vatan elden giderse, ezanlar susar” anlayışı, imanın vatan sevgisine nasıl dönüştüğünün somut bir ifadesidir. 

Bu dönemde hem iman hem vatan aşkı milletin direniş ruhunu canlı tutmuştur.

*Günlük Hayatta Birleşme Örneği

Bir öğretmenin, doktorun ya da çiftçinin görevini dürüstlükle yapması da imanla vatan sevgisinin birleşmesine örnektir.

Çünkü iman, sadece ibadet değil; aynı zamanda vatan için faydalı olmak, insanlara hizmet etmek, ülkesini yüceltmek demektir.

Yani şunu diyebiliriz ki, vatan sevgisi imanın gönülde vücut bulmuş hâlidir; iman, vatana hizmetle kemale erer.

Kısacası iman, vatana yön veren ruhtur; vatan sevgisi de o imanın hayat bulmuş hâlidir.

Kunuri’de, Çanakkale’de, Trablusgarp’ta, Kudüs’te, Dumlupınar’da, Malazgirt’te, Sakarya’da, Miryokefalon’da ve her fedakâr insanın kalbinde bu iki değer daima yan yana durmuştur.

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —