OLAĞAN ŞÜPHELİLER (THE USUAL SUSPECTS-1995)
Yapımcılığını Bryan Singer, Hans Brockmann, Michael McDonnell, Kenneth Kokin’in üstlendiği filmin yönetmen koltuğuna oturan isim ise Bryan Singer’dir. Senaryosu Christopher McQuarrie’ye aittir.
Başrollerinde usta oyuncu Kevin Spacey (Verbal) yanında, Benicio Del Toro (Fenster), Stephen Baldwin (Mc Manus), Gabriel Byrne (Keaton), Chazz Palminteri (Dave Kujan), Pete Postlethwaite (Kobayashi) ve Suzy Amis (Adie F.) ve daha bir sürü ünlü oyuncu yer alır.
Türkiye’de 15 Aralık 1995’te gösterime giren, MGM (Metro Goldwyn Mayer) stüdyolarında çekilen film U.S.A. yapımıdır. Bütçesi 6 milyon dolara mal olan filmin getirisi 23 milyon dolardan fazla olmuştur. Film, 106 dakika sürelidir.
Kısaca konusu şöyledir:
Los Angeles’in San Pedro limanında Tanager isimli bir gemide meydana gelen patlama sonucunda, polisler, 27 ceset ve bunun yanında bir minibüste 91 milyon dolarlık uyuşturucu parası bulurlar. Fakat ortada uyuşturucular yoktur. Patlamadan sağ kurtulan iki kişiden biri olan, gemi personeli Macar Arkosh, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılır. İfadesine göre olayın sorumlusu ünlü bir
suçlu ve aynı zamanda şeytanın da, ta kendisi olan görünmez-kılıflı mafya babası, Keyser Söze’dir.
Diğer tanık, ufak çaplı dolandırıcılıktan hükümlü, sabıkası kabarık Verbal Kint de, San Pedro polis merkezinde sorguya alınır. Bu iki kişinin ifadelerine dayanarak olayı çözmeye çalışan Ajan Dave Kujan, ifadesi alınıp serbest bırakılmak üzere olan Verbal’ı baskıyla konuşturmaya çabalar. Ve o da, geminin patladığı ana dek, son bir buçuk ay içerisinde, başından geçen tüm olayları, kaçırılan bir silah dolu kamyondan başlayarak ajan Dave’e anlatmaya başlar.
Şahitlerin ifadelerine göre olay dönüp dolaşıp, yıllardır aranan, hiç kimselerce görülmemiş, yüzü tanınmayan, acımasız, kurnaz, affetmez, yakalanmaz Keyser Söze’ye bağlanır.
Polislerin işi, bu olayı çözerken elbette epey zor olacaktır.
Türk İzi:
Aslında her şeyden önce, bu filmde bulunan ilk Türk İzi, güzel dilimiz Türkçemize yahut onun yazılı olarak var olduğu bir İngilizce-Türkçe sözlüğe ait ‘’Söz-e’’ kelimesidir.
O da, filmin 21. dakikasında, ünlü suçlu Keyser Söze’nin adının duyulduğu ana denk gelir. (Çünkü sonradan öğreneceğinize göre kendisi de zaten, Macarlara kan kusturmuş, azılı bir Türk mafya babasıdır.)
‘’Söze’’ kelimesinden yola koyularak Türkçe’nin bu filmle olan alakasını hemen kısaca anlatalım. Yani Keyser Söze, isminin bulunuş hikâyesini, senaristinin ağzından aktaralım.
Senarist McQuarrie, eskiden çalıştığı bir hukuk bürosundaki tüm personelin adlarını, yazdığı senaryoda birer birer filmdeki karakterlere vermiştir. Bunun yanında Söze ismi de, aslında gerçek hayatta o hukuk bürosu patronu Keyser Sume’den alıntıdır. Fakat değişiklik yapmış olmak için senaristin girdiği arayışta, oda arkadaşına ait bir İngilizce-Türkçe sözlüğünde, senaryoda farklılık yaratacak, Şeytan, ateş gibi birkaç değişik kelime aradıktan sonra, son olarak senaryosunun asıl karakteri olarak seçtiği Verbal isminin Türkçe’deki karşılığına bakar. Ve orada ‘’Söz-e’’ kelimesini görür. Verbal karakteri ile bağıntılı olan Keyser karakterine, dikkatli izleyiciler için Türkçe bir ipucu gizleyerek, bu kelimeyi karakterin soyadı olarak seçer.
Ve Keyser Sume’den esinlenilerek, ünü dünyaya yayılacak, Dr. House gibi kimi ünlü dizilerden de ara sıra sempatik göndermeler alacak bir kahraman olan Keyser Söze, bu sayede yani güzelim Türkçe sayesinde, Hollywood’da doğmuş olur.
Filmdeki bir sonraki Türk İzi ise, patlayan Tanager adlı gemi ile Arjantin mafyası tarafından ülkemize yapılacak uyuşturucu sevkiyatıyla ilgilidir. Ona da filmin 51.dakikası 25.saniyesinde, polis merkezinde Ajan Kujan’a, Ajan Baer’in, şu bilgileri aktarmasıyla rastlarsınız:
‘’Bu Macar (Arkosh), bütün yükün ertesi gün Türkiye’ye gönderileceğini söyledi. Ürün için anlaşma yapılacak zamanları olmamış. Nasıl taşıyacaklarını da konuşmamışlar.’’
Ve sonrasında, Yüzbaşı Rabin’in odasında Ajan Kujan tarafından kaçak sorguya alınan Verbal, Keyser Söze’yi ve gizli hayatını, filmin 59. Dakikası 14.saniyesinden itibaren ta ki 62. Dakikanın 26.saniyesine dek, seyirciye anlatmaya koyulur. Üstelik Keyser Söze’nin Türkiye’deki evi, karısı ve 3 çocuğunun görüntüleri eşliğinde:
‘’Söylendiğine göre Türk’müş. Babasının Alman olduğu söylenir. Kimse onun gerçek olduğuna inanmaz. Kimse onun direkt olarak çalışanını, onu tanıyan ya da gören birini bilmez. Kobayashi’ye göre herhangi biri bile Söze için çalışabilir. Bilemezsin. Bu da onun gücüydü. Şeytan’ın yaptığı en büyük kurnazlık, tüm dünyayı yaşamadığına inandırmakmış.
Bana anlatılan bir hikâye var. Sanırım doğru. Türkiye’deki günlerinden kalma. Bir gurup Macar kendi mafyalarını kurmak istemişler. Güçlü olmanın paraya silaha ya da mala dayanmadığını anlamışlar. Güçlü olmak, diğerlerinin yapamadığını yapma arzusuna sahip olmakmış.
Bir süre sonra yönetimi ele geçirmişler ve Söze’nin peşine düşmüşler. O zaman küçük işler, uyuşturucu işi yapıyormuş. Bir öğleden sonra (Söze’nin) evine gelmişler. Onu arıyorlarmış. Evde karısı ile çocuklarını bulmuşlar. Ve Söze’yi beklemeye karar vermişler.
Eve geldiğinde karısına tecavüz edilmiş, çocuklarını da bağırırken bulmuş. Macarlar, Söze’nin zorlu birini olduğunu biliyorlarmış. Onunla dalaşılmazmış. İş için geldiklerini söylemişler. İşini ve toprağını istediklerini söylemişler. Söze, aile fertlerinin yüzlerine bakmış ve adamlara gerçek arzunun ne olduğunu göstermiş.
O günden sonra yaşamaktansa tüm ailesini ölü görmeyi yeğlediğini söylemiş. Son kalan Macar’ın gitmesine izin vermiş.
Karısı ve çocuklarının gömülmesini beklemiş, sonrada tüm mafya üyelerinin peşine düşmüş. Çocuklarını öldürmüş. Karılarını öldürmüş. Anne ve babalarını, aile dostlarını öldürmüş. Oturdukları evleri, çalıştıkları dükkânları yakmış.
Onlara borcu olan adamları da öldürmüş. Ve sonra birden puff! Yok olmuş. Gizlenmiş. Ve sonra kimse görmemiş. Bir efsane olmuş. Suçluların çocuklarını korkutmak için anlattıkları bir hikâye olmuş. ‘’Babanı ele verirsen Keyser Söze seni yakalar!’’ Kimse gerçekten yaşadığına inanmaz.’’
Ajan Kujan: ‘’Sen inanıyor musun Verbal?’’
Verbal: ‘’Keaton şöyle derdi. Tanrı’ya inanmıyorum. Ama ondan korkuyorum. Bense Tanrı’ya inanıyorum ama benim tek korktuğum şey, Keyser Söze!
Dışarda, bu konuşmaları kayıt altına almakta olan Yüzbaşı Rabin ifadeyi dinleyen Ajan Baer’e sorar:
‘’Peki, sen inanıyor musun?’’
Rastladığımız son Türk İzi olarak filmin 93.dakikasının 11.saniyesindeAjan Kujan, Verbal’a şöyle seslenir:
‘’Sanırım, bunlar Söze’nin, Türkiye’de kökünü kuruttuğu Macarlar olmalı?’’