Metin KURT

Tarih: 18.10.2024 22:45

Kışın Soğuk Ekmek, Yemek Üzerine...

Facebook Twitter Linked-in

Sonbaharın son demleri, yaprakların dökülüşüyle beraber içimize işleyen bir hüzün gibi. Güzel ülkemde ise kış kapıda; ama bu kış sadece soğuk getirmiyor, aynı zamanda bolca zam ve işsizlik de yanında hediye olarak geliyor. Bizim toprakların insanı her sabah bir umutla uyanır; ama artık o umudu bile markete gitmeden kontrol etmek zorunda kaldık. Ekmeğe zam mı gelmiş? Yağa zam mı var? Bugün hangi yasa değişmiş? İşte güzel memleketimde bir sabahın özeti böyle.

Her sabah gözümüzü açar açmaz karşımıza çıkan zam haberleri, sanki kış soğuğundan daha fazla üşütüyor insanımızı. Ekmeğin fiyatını öğrenmek için fırına gitmeye korkar olduk. Üstelik sadece ekmek değil, her şey zamlanmış. Kış gelmiş, mont pahalı, doğal gaz faturası bir servet. Dışarısı buz gibi, ama cebimizdeki boşluk daha da soğuk. "Olsun," diyor içimizden biri, "kışın soğuk ekmek yeriz." Sonuçta her sabah zamlanan bir ülkede, soğuk ekmek bile bir lüks sayılabilir.

Şimdi bir de işsizlik meselesine gelelim. Güzel ülkemde işsizlik, artık gündemin en sıradan konusu haline gelmiş. Gençlerimiz, üniversitelerden mezun olduktan sonra bir diploma ile evin köşesine oturup düşen yaprakları sayıyorlar. O diplomanın tek kullanım alanı ise sertifikalı işsiz unvanı almak. Tabii, iş bulmanın yolunun diplomadan değil de dayıdan geçtiğini bilmeyen yok. Dayısı olan işini bulur, dayısı olmayan ise dedikodu yapar.

Dedikodu demişken... Bu ülkede ekonomi ne kadar hızlı değişse de, dedikodu hep aynı hızda ilerler. Ekonomi çökerken, insanlar "Acaba komşunun oğlu ne yapmış?", "Mahallede kim kiminle evlenmiş?" gibi mühim meselelerle hayatta kalma savaşı veriyor. Ülke yanıyor, ekonomi yangın yeri, ama bizim millet dedikoduyu bırakmıyor. Komşunun çocuğu ne zaman iş bulacak diye merak eden teyzeler, kışın soğuğunda mahallede kulaktan kulağa haber yaymaktan asla vazgeçmez.

Bir de şu zamların nasıl karşılandığına bakalım. Ülkenin dört bir yanında yağcılar türemiş durumda. Hani öyle marketten alınan yağ değil, bildiğiniz insanlara yağ çekenler. Her kademede var bu arkadaşlar. Elde var işsizlik, cebimizde zam, dillerde dedikodu, ama bazıları hala iş bulmanın yollarını yağcılıkta arıyor. “Yağla kaymakla iş bitiririz, ekonomi bize vız gelir” diyen bu insanlar, ülkenin gerçek işsizlerine de örnek(!) olmaya devam ediyor.

Şimdi düşünelim, bu kadar zamlardan, dedikodulardan ve işsizlikten sonra bu ülkenin insanı ne yapar? Kış gelmiş, soğuk vurmuş, cebindeki son parayla ekmek almış; ama fiyatına bakınca içi titrer. Ekmek bile olmuş lüks tüketim malzemesi. Her gün yeni bir yasa, yeni bir zam, bizleri şaşırtmaktan çok yormaya başladı. Bir yandan hayat pahalı, diğer yandan kimse kulaktan dolma bilgilerle konuşmaktan geri durmuyor. Allah akıl vermiş ama kullanmayı unutmuşuz!

Ve işte mizahın tam olarak devreye girdiği yer burası. Bizim insanımız bu zor şartlarda bile güler, gülmese bile güldürür. Fırında ekmek kuyruğunda beklerken bile hayatın cilveleriyle dalga geçer. Bu yüzden, her şeyin zamlandığı, yağcıların her köşe başını tuttuğu, dedikodunun dillerden düşmediği bir ülke bile olsa, bizim insanımız kışı soğuk ekmekle geçirir ama yine de hayattan zevk almayı başarır.

Sonuç olarak, ne işsizliği ne de zamları değiştiremiyoruz. Ama dedikoduyla, biraz mizahla, biraz da yağcılıkla bu ülkenin insanı her şeyi göğüsler. Kışın soğuk ekmeğini yerken bile arkasında koca bir milletin dayanışma ruhu vardır. Kim bilir, belki de bizi hayatta tutan bu dayanışma ve birbirimizle uğraşma şeklimizdir. Ne diyelim, Allah bereket versin!


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —