Uğur UTKAN


YIKMAYI DEĞİL YAPMAYI GAYE EDİNEN ADALET TİMSALİ MOĞOL PADİŞAHI MAHMUD GÂZÂN HAN

YIKMAYI DEĞİL YAPMAYI GAYE EDİNEN ADALET TİMSALİ MOĞOL PADİŞAHI MAHMUD GÂZÂN HAN


YIKMAYI DEĞİL YAPMAYI GAYE EDİNEN ADALET TİMSALİ MOĞOL PADİŞAHI MAHMUD GÂZÂN HAN

Argun Han ve Kultak Egechi'nin oğlu olan ve daha evvelden görev yapan eski bir İlhanlı hükümdarı Geyhatu'nun yeğeni ve devirerek yerini aldığı kendisinden evvelki hükümdar Baydu'nun da kuzeni olan Gazan Han ve kardeşi Olcaytu'da, vaftiz edilmiş ve Hristiyan olarak yetişmişti. Kendisi Moğol İmparatorluğu'nda hakim din olan Budizm'i de izlemiştir. Genç denebilecek bir yaşta tahta çıkan Prens Gazan 1295'te, Müslüman Moğol Emiri Nevruz'un desteğiyle kuzeni Baydu'yu devirdi. Yardımının karşılığı olarak Nevruz, Gazan'ı Müslüman olmaya razı etti. Bu süreçte 

İlhanlı emirlerinin isyanları ve ihanetleri ile de yüzleşme imkânı bulan Gazan Han, Budist atalarının aksine o Hak sırrını bulma yolunda muvaffakiyet elde etti ve girdiği İslamiyet'i ruhunda gerçekten özümseyip iyi bir Müslüman haline gelerek tarihe Gazan Mahmud Han olarak geçti. Ama elbette hâkanın İslâmiyeti kabulünde en önemli etkiyi “Kutb-ûd-Dîn Şirâzî” ile kardeşi “Kemal’ed-Dîn Şirâzî” yapmışlardı. İşte böylece işgalden ihtidaya giden bir yola çıkmış olan Gazan Mahmud Han, gerek siyasi olsun, gerek askeri olsun, hukuki, sosyal, dinî ve iktisadi açıdan yaptığı reformlar ile dağınık ve her açıdan düzensiz İlhanlı Devleti'nde yeni ve köklü bir değişim gerçekleştirdi. Dokuz yıllık yönetimi süresince adil bir yönetici, dirayetli bir hükümdar ve iyi bir kumandan olan Gazan Mahmud Han, bu dünyanın şahı olarak asla kurdun koyunla düşman olmasına izin vermemişti. Sırf bundan dolayı İlhanlı Devleti'nde iç huzur tesis edilmiş ve bu sayede O'nun zamanında bekçi ve muhafızdan başka işsiz olmamıştı. 

 

İlim, kültür, medeniyet ve millî şuur inşası için ciddi çaba sarf ederken Orta Çağ İslâm dünyasında da unutulmaz etki ve izler bırakan Mahmud Gazan'ın dokuz yıl süren saltanatı süresince İran'daki bütün Moğollar İslâm dinine girdi. Tabi ki İran Moğollarının İslâmiyet’i kabul etmelerinde Gâzân Mahmud Han’ın İslâmiyet’i yaymak için yaptığı çalışmaların da katkısı oldu. Sağlığında Tebriz'in batısında kendisi için bir türbe, fukaha için medreseler, sûfîlere ait medreseler yaptırarak bunların imarı için vakıflar bağlayan Gâzân Mahmud Han, başta Kutb'ûd-Dîn Şirâzî, Numam Tebrizî, Vezir Hoca Reşid’ed-Dîn, Burak Baba ve Mevlâna Celâleddîn Rûmî'nin torunu Ulu Arif Çelebi gibi büyük âlim ve mutasavvıflara pek çok ihsanlarda bulunmuştu. 

 

 Halkın kendisine Allah tarafından emanet edildiğine, kendisinin de Allah’ın izniyle seçildiğine inanarak ülkesinde hiç kimseye zulmetmeyeceğini ve zulmedilmesine de izin vermeyeceğini taahhüt eden kanunlar çıkaran Gâzân Mahmud Han, bunun en somut göstergesi olarak halka zulüm ve kötülük yapan kendi idaresi altındaki yöneticileri halkın önünde cezalandırdı. Örnek olarak kendisinin tahta geçmesinde büyük yardımları olan Moğol Emiri Nevruz, İslam'ı zorunlu kılıp her türlü İslâm dışı inançları yasaklıyordu. Hristiyan kiliseler, sinagoglar ve Budist pagodaları yakıp yıktırıyor ve bu inançlara mensup din adamlarını öldürtüyordu. Ayrıca herkesi tesettüre girmeye mecbur tutmaktaydı. Gazan ise bu zulümlere karşı çıktı. Bir ferman yayınlayıp Hristiyanları cizyeden muaf tuttu ve "Kimse dinini terk etmeyecek, Katolikler alışık oldukları şekilde yaşamaya devam edecekler," diye ilan etti ve Hristiyan Patrik Üçüncü Mar Yaballaha'yı 1296'da eski görevine tekrar geri iade etti. 

 

1297 yılı Mart ayına gelindiğinde Gâzân Mahmud Han, saltanatının ikinci yılına girerken iktidarını pekiştirdiğine kanaat getirerek Nevruz'un taraftarlarını yakalattırdı ve öldürttü. Bunun üzerine Emir Nevruz kaçmak zorunda kaldı, Herat valisinin yanına sığındı, ama vali tarafından Gazan'a teslim edildi ve ardından idam edildi. Gazan, entrika çevirdiğinden şüphelendiği kumandan ve beylerini şiddetle bastırarak egemenliğini kesin olarak tesis etmiş oldu. 

 

Sonrasında ekonomiyi düzeltme çabalarına ek olarak birtakım kanuni düzenlemelere giden Mahmud Gâzân, her türlü haraç, talan ve katliamı yasakladı. Bu kanunlara uymayanlar, köken ve mevkilerine bakılmaksızın ağır cezalandırıldılar. Savaşlar nedeniyle ihmal edilmiş toprakların tekrar ekilmesi için tarım yapmayanların toprakları ellerinden alındı, tarım yapacaklara toprak verildi. Moğollar daha yerleşik bir düzene başladılar. Gazan eski Moğol kültürünün gelişmesine izin vemiş, Şiilere de tolerans göstermiştir. Tebriz'de camii, medrese ve anıtlar yaptırmıştır. 

 

Reşîdüddin Fazlullah, şimdiye kadar yıkmaktan başka bir şey yapmamış olan Moğolların inşa faaliyetlerine bu dönemde başladıklarını söyler.

 

Bu şekilde yaptığı icraatlarıyla tabir-i caizse Alemlerin Rabbi'nin yeryüzündeki gölgesi gibi davranmak suretiyle Allah'ın rahmetini yeryüzünde hakim kılmak için gece gündüz koşturarak  yeryüzündeki padişahların dünyada kuramadığı adaleti kuran yedi ülke padişahı İlhanlı Gâzân Mahmud, adaletli olduğu kadar cömert bir hükümdar olarak da nâm salmıştır. Ûcân'da emir, idareci ve halka 3 bin dinar tutarında nakit altın, 2 bin elbise, 50 adet özel işlemeli kemer ve 300 adet altın kemer dağıttı. Ayrıca ülkenin çeşitli yerlerinde çok sayıda yaptırdığı hayır eserine vakıflar bağladı, kimsesizlerin defin masraflarının karşıladı. Fakir ve dul kadınlara yardım edilmesi, sahipsiz çocukların yetiştirilmesi, köprü ve yolların tamir ve bakımı hatta kış mevsiminde aç kalan kuşlara yem verilmesi gibi çok çeşitli işler için kurduğu vakıflardan para ayırması cömertliğini ve yardımseverliğini göstermekteydi. 

 

11 Şevval 703 (17 Mayıs 1304) tarihinde Kazvin civarında Hakk'a yürüyen Mahmud Gâzân Han, vasiyeti gereği Tebriz’e götürülerek Şâmıgāzân’da (Şenbigāzân) defnedildi.