Turizmde Yalnız Savaşçı Olmaz: Aksaray’ın Sessiz Çığlığı
Bir şehri anlatmak bazen haritalara, istatistiklere ya da broşürlere sığmaz. Onu yaşamak, sokaklarında yürümek, çarşısında esnafla çay içmek, yokuşlarında çocukların neşesini duymak gerekir. Aksaray işte böyle bir şehir. İç Anadolu’nun ortasında, gözden kaçırılmış bir yıldız gibi usul usul parlayan bir hazine.
Ama ne yazık ki bu yıldız kendi göğünde yalnız. Parlıyor ama görülmüyor. Duvarları aşamıyor. Çünkü turizmde yalnız savaşçı olmaz, tek başına yürüyen kazanamaz. Bu yol kenetlenerek, birlikte yürünür. Yalnızlık turizmin sonudur. Ve Aksaray bugün bu yalnızlığın tam ortasında…
Gizli Hazine: Aksaray
Aksaray öyle bir şehir ki; ne tam doğuda ne batıda, ne güneyde ne kuzeyde. Ortada ama unutulmuş. Oysa Ihlara Vadisi, Selime Katedrali, Sultanhanı Kervansarayı, Eğri Minare ve Hasandağı gibi birbirinden değerli hazineleriyle, Anadolu’nun açık hava müzesi gibi...
Tarihi, kültürü, doğası, mutfağı, gelenekleri… Her biri başka bir destan. Ama destanlar da anlatılmazsa masal olmaktan öteye geçemez. Aksaray anlatılamıyor, çünkü tanıtılamıyor. Tanıtılamıyor çünkü bu iş tek bir kuruma, tek bir kişiye, sadece bir bütçeye emanet edilmiş.
Tanıtım: Her Şeyin Başlangıcı
Turizmde başarı tanıtımla başlar. Görünür olan hatırlanır. Hatırlanan merak edilir. Merak edilen ziyaret edilir. Ama Aksaray tanıtımda eksik. Yerel yönetimler, kurumlar ve sivil toplum kuruluşları arasında bir koordinasyon eksikliği var. Herkes kendi bildiğini okuyor, ama kimse ortak bir vizyon çizmek için el birliği yapmıyor.
Yerel basınla ilişkiler zayıf. Hatta bazı dönemlerde “yandaş” ya da “muhalif” etiketleriyle ayrışmalar yaşanıyor. Oysa bir şehri tanıtmak için önce kendi insanına inanmak, basın mensuplarıyla birlikte hareket etmek gerekir. Onları dışlamak değil, içeriye çekmek gerekir.
Bir şehri ulusal basına taşımak, uluslararası platformlarda tanıtmak, ancak yerelde güçlü bir anlatı kurulursa mümkündür. Yerel basınla barışmayan bir şehir, ulusalda gündem olamaz.
Eksik Parça: Dinamiklerin Harekete Geçememesi
Aksaray’da potansiyel var ama dinamikler hareketsiz. Üniversite, ticaret odası, esnaf, çiftçi, rehber, otelci, müze görevlisi, kamu personeli… Her biri kendi kabuğunda. Bu kadar güçlü unsurlar bir araya gelmediği sürece, Aksaray’ın enerjisi kendini bile ısıtamaz.
Örneğin Ihlara Vadisi gibi bir yer, Kapadokya turlarının arka bahçesi gibi sunuluyor. Oysa bu bölge başlı başına bir destinasyon olabilir. Ancak otelcilik, ulaşım, rehberlik ve konaklama altyapısı yeterince gelişmiş değil. Doğa harikası bir yer ama geceyi geçirmek isteyen bir turist nereye gideceğini, nasıl ulaşacağını bilmiyor.
Çözüm: Topyekün Seferberlik
Peki çözüm ne?
Aksaray turizmde parlamak istiyorsa, önce ortak bir masa kurmalı. Bu masa şeffaf, kapsayıcı ve vizyoner olmalı. Sadece turizm müdürlüğü değil; esnaf odaları, üniversite, belediyeler, otelciler, rehberler ve yerel medya bu masanın etrafında yer almalı.
Markalaşma çalışmaları yapılmalı. "Aksaray" adı sadece şehir tabelasında kalmamalı. Herkesin tanıdığı bir marka, bir imaj, bir çağrışım yaratmalı. “Anadolu’nun Kalbindeki Saklı Cennet” gibi güçlü bir sloganla, dijital mecralarda etkili tanıtım kampanyaları yapılmalı.
Festivaller, kültürel etkinlikler, belgesel yapımları, uluslararası tanıtım çalışmaları, sosyal medyada etkili influencer iş birlikleri, ulusal basında özel haber dosyaları, şehir turlarına yönelik tur paketi destekleri ile Aksaray yeniden keşfedilmeli.
Sonuç: Birlikte Mümkün
Aksaray’ın en büyük eksiği birlik. Bunu sağladığı gün, potansiyeli zincirlerini kıracak. Çünkü bu şehirde tarih var, doğa var, kültür var. Eksik olan tek şey birlikte hareket etmek. Bu da olur. Ama önce inanç, sonra irade, sonra da eylem gerekir.
Ve unutmayalım:
Turizm tanıtımı tek kişiyle olmaz…
Yandaşla olmaz…
Kenetlenerek olur.
Omuz omuza yürüyerek olur.
Şehre gönül veren herkesin elini taşın altına koymasıyla olur.
Aksaray bunu hak ediyor.
Biz de yapabiliriz.
