Metin KURT


Sendikal Çöküş: Parçalanmışlık Memuru Hükümete Mahkûm Ediyor

Sendikal Çöküş: Parçalanmışlık Memuru Hükümete Mahkûm Ediyor


“Sendikal Çöküş: Parçalanmışlık Memuru Hükümete Mahkûm Ediyor”

Sendikal Bölünmüşlük: Sağlık Emekçilerinin Sessiz Çığlığı

Sendikalar, çalışanların haklarını savunmak, sosyal ve ekonomik kazanımlar elde etmek için kurulan en temel örgütlenme biçimidir. Ancak ne yazık ki özellikle sağlık iş kolunda bu temel örgütlenme biçimi artık işlevselliğini kaybetmiş, etkisizleşmiş ve bölünmüş bir yapı hâline gelmiştir.

Sağlık iş kolunda toplamda 60 sendika bulunuyor. İlk bakışta bu sayı, örgütlenme bilincinin yüksek olduğu izlenimini verebilir. Ancak işin içine derinlemesine girildiğinde ortaya çıkan tablo vahimdir.
Bu 60 sendikadan:

21’i 100 üyenin,

34’ü 500 üyenin,

39’u 1000 üyenin,

48’i ise 10.000 üyenin altında kalıyor.

Bu rakamlar, sendikaların büyük kısmının masa başında kurulmuş tabeladan ibaret yapılar olduğunu ortaya koyuyor. Sadece 13 sendika %1 üye barajını, 7 sendika %2, 3 sendika ise %5 üye barajını geçebiliyor. Kalan 47 sendika ise, ne pazarlık gücüne sahip ne de toplu sözleşme süreçlerinde söz sahibi. Bu durum, bir hak alma değil; sadece var olma mücadelesidir.

Bu derece dağınık ve etkisiz bir yapıda sendikaların, çalışanları savunma ve hükümetle masaya oturma güçleri kalmamıştır. Sendikalar büyüklükleri oranında etkilidir. Bugün %5 barajını geçebilen sendika sayısı yalnızca 3 iken, diğerleri ne yazık ki memurun değil, yalnızca yöneticilerinin kaderini etkileyebilen yapılardır.

Memur ise yalnız kalmıştır. Taleplerini iletecek, baskı unsuru oluşturacak bir güçten mahrum kalmıştır. Çünkü her bir hak arayışı, küçük grupların kendi içinde bile bölünmüş yapısıyla karşı karşıya. Kimi siyasetle özdeşleşmiş, kimi tabela sendikası olmuş, kimi ise sadece sosyal medya üzerinden varlık göstermekte.

Bu parçalanmışlık içerisinde sesini duyuramayan memur, her toplu sözleşme döneminde hükümetin takdirine ve insafına kalmış durumdadır. Bu durum, sosyal devlet ilkesine de örgütlenme özgürlüğüne de açık bir tehdit oluşturur.

Artık tüm sendikalar bir aynaya bakmalı ve bu dağınıklığın sorumluluğunu üstlenmelidir. Kişisel ikbal, koltuk kavgası ve ideolojik saplantılar bir kenara bırakılmadan birleşik, güçlü ve etkili bir sendikal yapı kurulamaz.

Tek ses, tek güç olmadan sağlık emekçilerinin kaderi masa başında değil, kapı dışında belirlenecektir.