Yalçın ÇELİK


Ortadoğu’da Barut Fıçısı Patlamak Üzere

Sessiz Diplomasi Yerini Savaş Çığlıklarına mı Bırakıyor?


Ortadoğu’da Barut Fıçısı Patlamak Üzere: Sessiz Diplomasi Yerini Savaş Çığlıklarına mı Bırakıyor?

Ortadoğu, yeniden derin bir kaosa doğru sürükleniyor. İsrail'in İran’a yönelik başlattığı saldırılar, bölgedeki istikrarsızlığın yeni bir savaşa dönüşme ihtimalini her geçen gün artırıyor. İran’ın karşılık olarak gerçekleştirdiği misilleme operasyonları ve ardından ABD'nin İran hedeflerine düzenlediği hava saldırısı; diplomasinin geri plana atıldığı, hamlelerin artık toprağın ve havanın diliyle yapıldığı bir döneme girdiğimizin habercisidir.

Bölgede yaşanan bu tırmanış, sadece iki ülke arasında kalan bir mesele değildir. Bu çatışmalar, enerji güvenliğinden ekonomik dengelere, insani krizlerden küresel kutuplaşmalara kadar geniş bir yelpazede etkiler yaratmaktadır. İran'ın Tahran merkezli açıklamaları, İsrail’in askeri kararlılığı ve Washington’un devreye girerek çatışma alanını genişletmesi, bölgede diplomasi kapılarının birer birer kapanmakta olduğunu göstermektedir.

Her zaman olduğu gibi yine ilk yara alan siviller olmuştur. Sınırlar ötesinden gelen füzeler yalnızca hedefi vurmaz; aynı zamanda barış umudunu, masum çocukların rüyalarını ve bölge halklarının huzurunu da paramparça eder. Enerji fiyatlarındaki dalgalanma, küresel ekonomide yeni bir kriz tetikleyicisine dönüşürken, dünya kamuoyu bu yangını izlemekle yetinmektedir.

Gazze’de Vicdan Kanıyor: Kalıcı İşgal Girişimi, Yardım Ablukası ve Derinleşen İnsanlık Sınavı

Bir başka cephede, Gazze’deki insani trajedi derinleşerek devam ediyor. İsrail’in ateşkesi bozarak başlattığı saldırılar, artık bir "operasyon" sınırını aşarak kalıcı işgal planının hayata geçirilmeye çalışıldığı izlenimini vermektedir. Yıkılan hastaneler, bombalanan okullar, hedef alınan siviller… Ve tüm bu enkazların arasında aç, susuz, çaresiz bir halk…

İsrail’in yardım konvoylarını engellemesi, uluslararası insan hakları ve savaş hukukunun açıkça ihlalidir. Gazze, şu an modern dünyanın gözleri önünde bir açık hava hapishanesine dönüşmüştür. Üstelik mahkûmlar yalnızca savaşın değil, dünyanın ilgisizliğinin de kurbanıdır.

Bir mühendis olarak teknolojinin barışa hizmet etmesi gerektiğine inanıyorum. Ancak burada teknoloji, yıkımın aracı hâline getirilmiştir. Akıllı mühimmatlar, güdümlü bombalar, gelişmiş keşif sistemleri… Tüm bu unsurlar, insan hayatına kastederken “ileri medeniyet” ifadesinin anlamı sorgulanır hâle gelmiştir.

Güç Yarışı Değil, Vicdan İttifakı Zamanı

28.Dönem MHP Aksaray Milletvekili Aday Adayı olarak, hem bir eğitimci hem bir mühendis olarak şunu açıkça ifade etmek isterim: Dünya artık bu coğrafyadaki adaletsizlikleri görmek zorundadır. Bir çocuğun gözyaşı, hiçbir stratejik çıkarın gerisinde bırakılmamalıdır.

Türkiye, köklü diplomatik geleneği ve bölgesel barışa olan katkılarıyla bu ateş çemberinin dışında değil; tam merkezindedir. Dolayısıyla barış çağrımız, sadece bir temenni değil, tarihsel ve vicdani bir sorumluluktur.

Sessiz kalan her vicdan, bu karanlık tabloda sorumluluk sahibidir. Diplomasi, tekrar devreye girmeli; barış, yalnızca masalarda değil, sokaklarda, şehirlerde, çocukların geleceğinde yeniden hayat bulmalıdır.

 "Barış, güçlülerin lütfu değil; haklının hakkıdır."


 

 Yalçın Çelik

Teknik Öğretmen& Mekatronik Yüksek Mühendisi 

Kaynak: DÜNYA DİPLOMASİ