KANADI KIRIK ŞAHİN (HİKÂYE)
Kanadı kırık şahin, bir ağacın dalında
Dinlenirken, bir kartal geliverdi o anda
Merakla sordu nedir bu hâlin, geçmiş olsun
Uçamazsın da gayrı, ahirin hayır gelsin
Açtı ağzını şahin, meğer ki dert küpüymüş
Onu bu hale koyan, ondaki hâr topuymuş
Dinle; hakkı gözettim, hiç kimseyi kırmadım
Haklı hakkını aldı, haksıza pay vermedim
Dağlarda av avladım, çok ovaları aştım,
Garibanlar gözettim, tüm payımı paylaştım
Sözüm esirgemedim, doğruyu hep söyledim
Yalandan nefret ettim, yalancıyı payladım
Kartalın hatırına, kurbağayı yemedim
Yeri olmayan sözü, yerli yersiz demedim.
Vazifem olmasa da nice yarayı sardım,
Nihayet ihanetle hepsin karşımda gördüm
Sevdim, sevildim, öğdüm de asla yerilmedim
Doğru bildiğim yolda, kat’iyyen yorulmadım
Nihayet bir serçe ki, âh, çelimsiz düzenbaz
Çıktı karşıma, hain, hilekâr, hem arlanmaz
Söyleyecek çok sözüm var, şu kadarını bil
Bu serçenin vasfı çok, hem âdî hem de sefil.
Hasbelkader, kesişti yolumuz aynı düzde
Bir netlik bulamadım ne yürekte ne yüzde
Ben bileli bir günü bir gününü tutmadı,
Hak niyetle çıkarak hak yoluna gitmedi.
Zaman oldu kendini kartal sanarak azdı,
Zaman oldu, konulmuş âdil düzeni bozdu.
Hem dahası kraldan çok kral da kesildi,
Kendini aslan sanıp, krallığa asıldı
Yalan, haram, doğruluk umurunda olmadı
Bir göründüğü yerde, mertçe durup kalmadı
Baktık ki bir köstebek, kokutmuş yuvasını
Ona dost olup bozdu yabanın havasını
Ne oyunlar oynadı, diğerleri arasında
Çok cilveler döktü bu oyunlar sırasında
Bin bir tuzaklar, hile, hinlikler, kahpelikler
Şirin görünmek için düzenler, çolpalıklar
Güya masum köstebek, bir takıldı peşine
Öyle çirkefleşti ki, rastlanmadı eşine
Haince bir tuzakla çelmesin taktı bana
Ne akla sığar temin ederim, ne vicdana
Düştüm yüz üstü o gün bu gündür divaneyim
Kırık kanadıma mı, bahtıma mı yanayım
İşte şimdi gördüğün gibi uçamam artık
Gayrı doğruyu sahte yüzden seçemem artık
Ben kanadı kırık bir kuşum, gökler neyime,
Uçmak değil, savrulmak düştü garip payıma.
Ne yırtıcı kuş, ne kör kurşun canıma kıyan,
Hain, nâmert serçedir beni kanatsız koyan.
Hazreti Süleyman'a bir kuş demiş ya hani:
“Beni aldatan onun masum yüzüydü, yani
Anlatılır ki, devir Hazreti Süleyman'ın
Verdiği rahatlıkla, huzurun ve emanın
Bir kuş yol kenarında, endişesiz yayılır,
Yoldan geçmekte olan bir faniyle ayılır
Emniyet telkin eder faninin masum yüzü,
Kuşun derdi, karnını doyurmaktadır gözü
Yanından geçiyorken sallar bastonun kuşa
Nasıl olur dedi kuş, şaştı, bak sen bu işe
Kırıldı ayağı da bu değil asıl gamı,
Yıkılan güvene mi yansın ayağına mı
Şikâyetçi oldu ve gitti yüce huzura
Hakikaten almadı acısını nazara
Dedi: “baktım zararı olmaz diye kaçmadım
Bu faniden hainlik olmaz dedim, uçmadım
Hak talep etmiyorum, helaldir benden yanı
Ne olur göstermesin içinde olmayanı
Şimdi vazgeçiyorum, değilim hak sahibi
Ya yüzü gibi olsun, ya da olduğu gibi,
Ben kap kara içini bilsem uçmaz mıydım hiç,
Âlem görsün ki artık, içi dışından hariç,
Benim yandığım gibi başkaları yanmasın
Onun sahte haline artık kimse kanmasın”
“Hikmetin başı Allah korkusudur" sözünü
Bilen atalarımız söylemişler özünü:
Diyerek âleme: “Kork Allah'tan korkmayandan"
Gör ki şer, Hakk deyince yüreği burkmayandan
Velhasıl çok anlatıp da baş ağrıtmak istemem
Hiç kimseye derdimi ben dert etmek istemem
Dedi ki şahin; işte bu sana küpe olsun
Israrla tenbih etti, aklında öğüt kalsın
Düşman dediklerimden gelmedi beni yıkan
Dost dediklerimdendir bu beni asıl yakan
05.08.2020, Bozüyük
Mustafa TOPAL (Fevrî)