Metin KURT


Kader Masumdur, Suç Seçim Bizde!

Kader Masumdur, Suç Seçim Bizde!


Kader Masumdur, Suç Seçim Bizde!

Hayat bize yanlışları değil, seçenekleri sunar; hatayı ise biz ısrarla tercih ederiz.

KADERİN SUÇU YOK, BİZ YANLIŞ İNSANLARI SEÇTİK

Toplum olarak çok sevdiğimiz bir alışkanlığımız var:
Başımıza gelen her şeyin sorumluluğunu kaderin üzerine yıkmak. Otobüsü kaçırırız kader, yanlış insanla evleniriz kader, yanlış ortakla iş kurarız kader, yanlış dostu baş tacı yaparız kader…
Oysa kader artık masumiyet karinesinden yararlanmalı. Çünkü dosyaya bakıldığında ortada net bir gerçek var: Kaderin suçu yok, biz yanlış insanları seçtik.

Kader dediğimiz şey, bize seçenekler sunan bir menü gibi. Ama biz menüyü okumadan “şefin önerisi” diye en sorunlu tabağı sipariş ediyoruz. Sonra da mide bozulunca garsona bağırıyoruz:
“Bu yemek kaderimdi!”

Hayır efendim, o yemek kader değil, acelecilik ve ihmalkârlıkla verilen bir karardı.

AŞKTA DA AYNI, DOSTLUKTA DA, SİYASETTE DE…

Yanlış insan seçme konusunda neredeyse profesyoneliz.
Kırmızı bayrakları flama sanıyoruz.
Uyarıları “abartı” diyoruz.
“Ben değiştiririm” cümlesiyle kendimizi Nobel Barış Ödülü’ne aday gösteriyoruz.

Sonra ne oluyor?
Değişmeyen insanlar, değişen hayatlar ve bozulan psikoloji…

Ve klasik cümle sahne alıyor:
“Ne yapalım, kader.”

Kader bu noktada dönüp soruyor:
“Ben mi seçtim, sen mi?”

EN VAHİMİ: BİLE BİLE YANLIŞ

Asıl trajikomik olan, yanlış olduğunu bile bile yapılan tercihler.
Herkes söylüyor, herkes uyarıyor, hatta iç sesiniz bile bağırıyor:
“Bu iş olmaz!”

Ama biz ne yapıyoruz?
“Bir şans verelim” diyoruz.
O şans, genelde hayatımızdan çalınan birkaç yıl oluyor.

Sonra dönüp geçmişe bakıyoruz:
“Keşke dinleseydim…”

Kader bu cümleyi de not düşüyor ama sorumluluk hanesine yazmıyor.

TOPLUMSAL BOYUT: YANLIŞI ALKIŞLAYIP DOĞRUYU YALNIZ BIRAKMAK

Sadece bireysel değil bu mesele.
Toplum olarak da yanlış insanları seçmeyi, doğru insanları ise yormayı seviyoruz.

Sessiz, dürüst ve çalışkan olanı görmezden geliyoruz.
Gürültü çıkaranı, vitrin süsünü ve popülisti baş tacı ediyoruz.

Sonra işler bozulunca hep birlikte hayıflanıyoruz:
“Bu da kaderimizmiş…”

Hayır.
Bu, yanlışı ödüllendirip doğruyu yalnız bırakmanın doğal sonucudur.

KADER DE BIKTI, BİZ HALA AYNIYIZ

Kaderin artık bizimle ilgili dosyası kabarmış durumda.
Her sayfanın sonunda aynı not var:
“Uyarıldı ama dikkate almadı.”

Belki de kader ilk defa bizim için şunu söylüyordur:
“Ben bu hikâyede figüranım, başrol tamamen sizde.”

SUÇLU ARANIYORSA AYNA YAKINDA

Elbette herkes hata yapar.
Ama hatayı kaderin üstüne yıkmak, sorumluluktan kaçmanın en kibar yoludur.

Yanlış insanları seçtik.
Yanlışları görmezden geldik.
Doğrulara sırt döndük.

Ve sonra kaderi sanık sandalyesine oturttuk.

Oysa karar çok net:
Kader beraat etmeli.
Biz ise seçimlerimizi yeniden gözden geçirmeliyiz.

Çünkü kader sadece yolu gösterir.
Yönü çeviren direksiyon ise her zaman bizim elimizdedir.