“Dernek mi, Başkanlık Ofisi mi?”
Aksaray’daki Dernekler ve Cemiyetler: Tüzük, Şeffaflık ve Denetim Üzerine Derinlemesine Bir İnceleme
Aksaray’da faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları (STK’lar), dernekler ve cemiyetler toplumsal yaşamın, sosyal dayanışmanın ve kültürel mirasın önemli yapı taşlarını oluşturuyor. Ancak bu yapılar ne ölçüde yasal çerçeveye uygun hareket ediyor? Gerçekten kolektif bir akıl ve şeffaflıkla mı yönetiliyor, yoksa sadece "başkan odaklı" yapılar hâline mi geldi? Vatandaşların ve üyelerin bu kurumlardaki rolü ne kadar belirleyici? Bu kapsamlı analizde Aksaray’daki derneklerin faaliyetlerini, denetim süreçlerini ve işleyiş yapılarını mercek altına alıyoruz.
Yüzlerce Dernek, Binlerce Üye… Ama Ne Kadar Etkinlik?
Aksaray İl Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlüğü verilerine göre şehirde aktif kayıtlı yüzlerce dernek bulunuyor. Bunlar arasında kültürel derneklerden yardım kuruluşlarına, hemşehri cemiyetlerinden spor kulüplerine kadar geniş bir yelpaze yer alıyor.
Ancak yapılan saha gözlemleri ve üyelerle yapılan görüşmeler, birçok derneğin faaliyet takvimine uymadığını, bazı derneklerin ise yıllardır hiçbir etkinlik düzenlemediğini gösteriyor. Sadece tabela üzerinde var olan bu yapılar, mevzuata göre "faal olmayan" statüsünde değerlendirilmeye aday.
Tüzük Var Ama Uygulama Yok
Dernekler Kanunu’na göre her derneğin bir tüzüğü olmalı ve bu tüzük doğrultusunda faaliyet yürütülmeli. Ancak Aksaray’daki birçok dernekte tüzüklerin sadece “gerekli formalite” olarak yazıldığı, pratikte ise uygulanmadığı görülüyor.
Tüzüklerde yer alan;
Genel kurulların düzenli toplanması,
Üyelerin karar süreçlerine katılması,
Yıllık faaliyet ve mali raporların açıklanması
gibi temel prensiplerin çoğu zaman ya ihmal edildiği ya da göstermelik yerine getirildiği belirtiliyor.
Başkanlar Derneği: Kararlar Kim Tarafından Alınıyor?
Yapılan incelemeler, birçok dernekte kararların yalnızca başkan ve birkaç yakın yönetici tarafından alındığını gösteriyor. Oysa yasaya göre, önemli kararlar yönetim kurulu kararı ve genel kurul oylamasıyla alınmak zorunda.
Ancak bu süreç çoğu zaman kağıt üzerinde işletiliyor. Üyelere danışılmadan alınan kararlar, demokrasinin temel ilkesi olan katılımcılık ruhunu zedeliyor. Derneklerin “tek adam” yapısına dönüşmesi, STK'ların kamu nezdindeki güvenilirliğini de sarsıyor.
Üyelik Sistemi: Varlık mı, Formalite mi?
Dernek üyelerinin çoğu, kendi derneklerinin faaliyetlerinden haberdar olmadıklarını ifade ediyor. Ne yıllık toplantılar düzenleniyor, ne faaliyet raporları paylaşılıyor. Bazı üyeler ise adlarının sadece listede olduğunu, herhangi bir etkinliğe davet bile edilmediklerini söylüyor.
Bu durum, sivil toplumun temelini oluşturan “katılım” ilkesinin büyük ölçüde sekteye uğradığını ortaya koyuyor. Özellikle genç üyelerin derneklerde aktif rol almak istemesine rağmen yer bulamaması, kurumsal körleşmenin bir başka göstergesi.
Denetimler Ne Kadar Etkili?
Peki, bu dernekler nasıl denetleniyor?
Dernekler Kanunu’na göre, İl Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlüğü yılda en az bir kez faaliyet ve mali denetim yapabiliyor. Ancak yapılan denetimlerin sayısı sınırlı, etkisi ise tartışmalı.
Özellikle küçük çaplı derneklerin çoğunda:
Giderler belgelenmiyor,
Bağışlar kayıt dışı toplanıyor,
Aidat gelirleri beyan edilmiyor.
Mali şeffaflık konusundaki bu zafiyet, hem hukuki risk oluşturuyor hem de kamuoyunda “kar amacı güdüyorlar” algısını besliyor.
Çözüm Önerileri ve Yeni Yaklaşımlar
Aksaray’da STK’ların daha etkin, şeffaf ve demokratik hale gelmesi için bazı öneriler:
Düzenli iç denetim komisyonları kurulmalı.
Üyeler için dijital bilgilendirme platformları oluşturulmalı.
Tüzüklerin güncellenmesi ve şeffaf uygulanması sağlanmalı.
Her yıl zorunlu faaliyet raporu açıklanmalı.
Gençlerin ve kadınların karar alma süreçlerine katılımı teşvik edilmeli.
Sivil Toplum, Güçlü Demokrasi
Sivil toplum, halkın sesidir. Ancak bu ses, kapalı kapılar ardında, birkaç kişinin elinde şekillenirse toplumun ruhunu yansıtamaz. Aksaray’daki derneklerin gerçekten topluma hizmet eden, şeffaf ve katılımcı yapılar olması için hem devlet denetiminin artırılması hem de vatandaşın bilinçlenmesi gerekiyor.
Toplumun huzuru ve gelişimi için güçlü bir sivil toplum şarttır. Ama bu güç, şeffaflık ve hesap verebilirlikten beslenmelidir. Aksi takdirde, dernekler tabeladan ibaret kalmaya ve başkanlık ofisine dönüşmeye mahkûmdur.