Yalçın ÇELİK

Tarih: 19.06.2025 12:51

20 Haziran Dünya Mülteciler Günü: Sınırların Ötesinde İnsanlık Sınavı

Facebook Twitter Linked-in

20 Haziran Dünya Mülteciler Günü: Sınırların Ötesinde İnsanlık Sınavı
Her yıl 20 Haziran, Dünya Mülteciler Günü olarak anılır. Bu gün, savaşın, açlığın, zulmün ve geçim kaygısının pençesinde vatanını terk etmek zorunda kalan milyonlarca insanın sesi olmaya vesiledir. Ancak mesele yalnızca sayılardan ibaret değildir; mesele bir insanlık imtihanıdır. Toprak, bayrak, inanç ve şeref uğruna nice nesillerini toprağa veren bir milletin evlatları olarak, bu dramın sadece seyircisi değil; vicdan terazisinde tartıcısı olmak durumundayız.

Vatanı Gözyaşlarıyla Geride Bırakanlar

Bugün dünyada 100 milyona yakın insan, zorunlu göçle karşı karşıya. Kimisi savaş uçaklarının gölgesinde çocuklarını kucaklayarak evini terk etti, kimisi açlıktan kuruyan tarlalarda bir yudum su için yollara düştü. İçlerinde mühendis, öğretmen, çiftçi, sanatkâr olanlar da var; henüz ayakkabı giymemiş çocuklar da…

Bunların bir kısmı sığınacak bir çatı, sıcak bir ekmek, huzur içinde uyuyacak bir yatak ararken; diğerleri iş bulup evine ekmek götürme derdine düştü. Fakat her biri için ortak gerçek şudur: Onlar, yeryüzünde vatanı olmayan insanlar hâline gelmiştir.

Milliyetçi Duruş, İnsanlıkla Sınanır

Bizler Türk milleti olarak, tarih boyunca mazluma sahip çıkan, zalime karşı dimdik duran bir milletin evlatlarıyız. “Tanrı Dağları’ndan Tuna boylarına” uzanan gönül coğrafyamızda, inanç, soy ve kültür bağına sahip nice kardeşimiz, bugün mülteci konumundadır. Onlar sadece barınma değil, aynı zamanda aidiyet beklemektedir. Çünkü mültecilik yalnızca fiziki değil, ruhsal bir kopuştur.

Milliyetçilik, yalnızca sınırlarımızı değil; kültürümüzü, inancımızı ve vicdanımızı da korumaktır. Bir yandan ülkemizin demografik yapısını tehdit eden unsurlara karşı tedbirli olmak, öte yandan kardeşlik bağlarımızı vicdani çizgide sürdürmek mecburiyetindeyiz.

Dini ve Vicdani Yükümlülük

İslam inancı, “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” hadisiyle merhameti en yüce faziletlerden biri saymıştır. Ensar-Muhacir kardeşliği, yalnızca bir tarih sayfası değil, bugün hâlâ geçerli olan ahlaki bir yükümlülüktür.

Ancak bu noktada altını çizmek gerekir ki; mültecilik suistimal edilemeyecek kadar hassas bir konudur. Savaş mağduru olan ile ekonomik fırsat peşinde koşan, ülkesini savunmadan terk eden ile terörden kaçan arasında ciddi bir ayrım yapılmalıdır. Zira adalet, herkese eşit davranmak değil; hak edene hakkını vermektir.

Mülteciliğin Sessiz Çığlığı

Görüyoruz ki mülteciler çoğu zaman yok sayılıyor. Yaşadıkları dram, sokak köşelerinde eriyip gidiyor. Onlara acımak değil; insanca yaşama hakkı tanımak sorumluluğumuzdur. Her çocuğun oyun oynama, her kadının güven içinde yaşama, her erkeğin onurlu şekilde çalışıp ailesine bakma hakkı vardır.

Fakat unutulmamalıdır ki bir ülke, kendi vatandaşını aç bırakırken başkasını doyurursa, bu adalet değil zaaftır. Önce kendi milletini yaşat ki başkalarına da merhamet gösterebilesin.

 

20 Haziran Dünya Mülteciler Günü, yalnızca acıyı hatırlamak değil, çözüm üretmek ve vicdanı diri tutmak için bir fırsattır. Kapımıza gelen her mazlum için yüreğimiz açık; fakat vatanımıza göz diken her hain için kapımız kilitli olmalıdır.

Mültecilik bir tercihten değil, zorunluluktan doğar. Ancak bu zorunluluk, ne ev sahibinin hakkını çiğnemeli, ne de misafirin onurunu kırmalıdır. Yalnızca savaşlardan değil; adaletsizlikten, sevgisizlikten ve ilgisizlikten de kaçanların olduğu bir dünyada yaşıyoruz.

Bugün susarsak, yarın biz konuşacak dil bulamayabiliriz.

Hazırlayan: Yalçın Çelik
Teknik Öğretmen – Mekatronik Yüksek Mühendisi, Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı, TÜRKAV ve Türk Eğitim-Sen Üyesi

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —