Gazeteci Hakan Aygün, CHP’de süregelen liderlik ve iç çekişme tartışmalarını Gabriel García Márquez’in Kırmızı Pazartesi romanına benzeterek yorumladı. Aygün, partide pazartesi günü yaşanacağı öne sürülen gelişmelerin artık herkes tarafından bilindiğini ancak bu yaşanacaklara müdahale edecek gerçek bir iradenin ortaya çıkmadığını söyledi. Mevcut CHP yönetiminin olağanüstü kurultayla geri dönme hayali kurduğunu belirten Aygün, bu beklentinin gerçekçi olmadığını belirtti.
Aygün, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir yıldır dışlandığını ve parti içindeki hizip çatışmalarının CHP’yi zayıflattığını ifade etti. CHP Genel Merkezi’nde yaşanan gerilimleri “savaş hazırlığı” olarak nitelendiren Aygün, yiyecek stoğu yapıldığı iddialarını da alaycı bir dille eleştirdi.
Aygün, Kemal Kılıçdaroğlu’nun kayyum atamasıyla ilgili retorik tartışmaların hedefi haline getirildiğini söyleyerek mahkemenin kayyum değil “mutlak butlan” kararı vereceğini öne sürerek CHP’ye kayyum atanacağı iddialarını reddetti. Aygün, “CHP’ye kayyum geliyor demektense CHP’deki kayyum gidiyor demek daha doğru olur” dedi.
Gazeteci Hakan Aygün şöyle konuştu:
Gabriel García Márquez'in ünlü romanını bilirsiniz. Kırmızı pazartesi bir cinayet işlenecektir. Bütün kasaba cinayetin işleneceğini bilir. Kimse engellemeye de çalışmaz. Aslında olacağı herkes bilir. Bilir de bilmezden gelir. Çünkü herkes kabullenmiştir. Pazartesi günü olacağı. Herkes arkasını döner, olacağı, biteceği engellemeyi düşünmez. Kırmızı pazartesi lafı biraz metaforikleşmiştir. Yani olacağı herkesin bildiği bir vaka için kırmızı pazartesi lafına gönderme yapılır. Ben de mesela çok severim kırmızı pazartesi göndermesini. Yani şimdi öyle denk geldi ki tam pazartesiye denk geldi. CHP için tam bir kırmızı pazartesi yaşanacak.
PAZARTESİ OLACAK OLAN KABULLENİLMİŞ GÖRÜNÜYOR
Aşağı yukarı herkes pazartesi olacağı biliyor. Márquez’in roman farklı olarak bu kez herkes pazartesi günü olacağı bilmezden gelmiyor. Herkes sabah akşam pazartesi olacağı konuşuyor. Pazartesi olacak olan yani herkes tarafından satın alınmış, kabullenilmiş görünüyor. Kimsenin de engelleyebileceği yok ama bazı engelleme çırpınışları var tabii ama olacağı biliyorlar da olmayacak diye çırpınıyorlar. Eyvallah, ne diyeyim onların hakları. Gördüğüm kadarıyla mevcut CHP yönetimi de kırmızı pazartesi de başına kırmızı pazartesi de başına geleceği yani mutlak butlanı kabul etmiş. Ama 6 gün sonra olağanüstü kurultayla geri geleceğiz propagandasına başladılar. Bu yüzden öyle görünüyor ki hiç yapmamaları gereken hırgür çıkarmayı bir süre daha sürdürecekler. Çünkü bir yıldır Kemal Bey'i çöpe attınız. Yapmayın etmeyin diye dilimizde tüy bitti. Beni izleyenler bile bir buçuk yıldır söylüyorum. Yani Kemal Bey’e Hikmet Çetin muamelesi yapıp eski genel başkanlar çöplüğüne atmaya kalktılar. İlle hırgür ille sırtları yere gelecek ondan sonra bakacaklar. Kemal Bey'e de baktığımızda sanki İstanbul'da çıkan hırgürü iyi analiz etti. Bir de mevcut yönetim genel merkeze yığınak yapıyor. Haberleri var ki evlere şenlik. Sanki savaş çıkacakmış gibi CHP genel merkez binasında işgali sürdürmek için yiyecek stoğu yapıyorlarmış umarım espridir. Yani bunları CHP'ye sokmamak için iç savaşa hazırlanıyorlarmış. Ondan sonra da bağırıyorlar burayı polisler. 5.000 polis geldi. Kemal Bey 50.000 polis gönderdi.
SÜREÇ BAŞKA BİR EVREYE GİDEBİLİR
Türkiye'yi durma noktasına getirme aşamasından galiba CHP'yi durma noktasına getirme aşamasına geçecekler. Buna karşılık Kemal Bey'in mevcut yönetimin 6 gün sonra geri geleceğiz hayali suya düşene kadar yani bir şekilde kadük kalması da muhtemel olan 21 Eylül olağanüstü kurultay gününe kadar harekete geçmeyeceği, genel merkeze bir hafta gitmeyeceği, sonrasında genel merkeze yatak atıp hiç oradan çıkmayacağı da söyleniyor ki bu da tam bir şaka olmalı gibi geliyor. Kemal Bey herhalde evdeki hanımdan kaçacak yeri arıyor. Tövbe tövbe. Olur mu öyle şey? Ama kırmızı pazartesiden sonra bence bir başka kırmızı pazartesi daha gerçekleşmeyecek arkadaşlar. Mevcut yönetimin bir başka kırmızı pazartesi daha beklentisi gerçekleşmeyecek. Yani 21 Eylül pazar kurultayı olup da o pazartesi geri dönemeyecekler. Çünkü 21 Eylül kurultayı da olmayacak. Şimdiden olacakları görebiliyorum. Önümüzdeki hafta durumu kavrayınca da bence bir başka umudu satmaya çalışacaklar. Mevcut yönetim başlayacaklar şöyle demeye, ilk olağan kurultayda geri geleceğiz. 6 günden ilk olağan kurultay. Pardon bu arada şunu da söyleyeyim. O bahsedecekleri ilk olağan kurultay da yani bu Kasımdaki falan o da muhtemelen kadük kalabilecek kurultay değil. En az muhtemelen bir yıl sonra Kemal Bey'in CHP'yi götüreceği olan kurultay. Onu kastederek orada geri geleceğiz diyecekler. Bence iddialarını sürdürmek için bunu yapacaklar. Ama benden bir tavsiye, Kemal Bey ile yani gelecek olanlar, geliyor gelmekte olanlar bu kadar kavga ederek CHP'nin de kendisiyle bu kadar kavga ederek genel başkanlık makamını, yönetim katlarını bu kadar hizip makamına çevirerek bir yıl sonra bile geri gelebileceğini ben hiç sanmıyorum. Keza kırmızı pazartesiden sonra süreç başka bir evreye gidebilir. Mevcut genel başkanı genel başkanlıktan düştükten sonra kurultay davasından yargılanmak üzere Meclis’e dokunulmazlığı kalkabilir ve de siyasi yasakla karşılaşacakları bir süreç de yaşanabilir. Belli ki utanmadan sıkılmadan Kemal Bey'i de kayım lafıyla bir iki hafta infazlayacaklar. Hadi o zaman ben de lafımı esirgemeyeyim. CHP'nin başına pazartesi kayyum falan gelmeyecek. Olsa olsa İmamoğlu'nun CHP'ye atadığı kayyum görevden alınacak. Yani CHP'ye kayyım geliyor demektense CHP'deki kayyım gidiyor demek daha doğru gibi.
Kaynak: Haber Merkezi