'Türk polisi neden mutsuz?' sorusuna cevap aranıyor!

İntiharlar çoğalınca...

GÜNDEM 27.06.2025 13:49:00

Polis sorunları ile ilgili dikkat çekmek isteyen ve programında sürekli bu konu hakkında yayın yapan Cüneyt Özdemir, youtube kanalına polis gazisi Samet Sancaktar’ı konuk etti.

Kendisine ulaşan yoğun talep dolayısıyla polis sorunlarını programına sık sık taşımak durumunda kaldığını belirten gazeteci Cüneyt Özdemir youtube kanalına polis gazisi Samet Sancaktar’ı konuk etti. Polis haklarıyla ilgili konuşmak istediklerinde emekli bile olsa konuşacak emniyet mensubu bulmakta zorlandıklarını vurgulayan Cüneyt Özdemir buna anlam veremediğin söyledi. Polisin çok sahipsiz kalmış durumda olduğunu kaydeden Özdemir şöyle konuştu:

“İktidar medyası polisi ve sorunlarını görmezden geliyor, çünkü iktidara bir şey gelmesin diye çekiniyor. Öbür taraf da polise karşı hafif düşmanlaştırmış durumda diyor ki; Bunlar toplumsal olaylarda öğrenciye kötü davranıyor.

Biz görürsek sanki polisi savunan pozisyonuna düşeceğiz endişesi taşıyorlar.

Fakat emniyetten, mesela emniyet içinde eski emekli emniyet müdürleriyle birkaç kişiye soruyorum, onlar da pek gönüllü değiller bu konuları konuşmaya…”

TEK SORUN MESAİ VE PARA DEĞİL

Bu sorunları konuşmaya başladığında ana konunun mesai saatleri ve ek mesai için ekstra para verilmemesi olduğunu belirten Cüneyt Özdemir devamla şunları söyledi:

“Bu meselenin içine girdikçe gördük ki, para meselesi aslında bu sorunların beşte biri… Yani beş önemli sorun varsa, beşte biri… Diyelim ki para yetmiyor, bütçede para yok, sıkıntı var. Ama anladığım kadarıyla emniyetin içindeki yapıda da bir sıkıntı var. Yani daha önce mesela bir 12-36 saat mesai uygulamasına geçilmiş. Ama sonrasında ondan vazgeçilmiş. Bana gelen maillere bakıyorum yine; çocuklarımızı göremiyoruz yani yani çalışmadığımız gün yok. Ya gece çalışıyoruz, ya gündüz çalışıyoruz. Mesela bunları düzeltmek bu kadar zor mu yahu…”

Cüneyt Özdemir’in, “Bu niye düzelmiyor sizce?” sorusunu polis gazisi Samet Sancaktar şöyle cevapladı:

“Düzeltmek aslında zor değil. Personel sayısı da şu an için yeterli seviyeye geldi. 2015 yılından bugüne kadar yüzde 85 oranında emniyet teşkilatındaki polis sayısı arttı. O zamanlar 200 binli sayılar konuşuluyordu. Şu anda 350 binli sayılar konuşuluyor. Personelin sayısı anlamında yeterli. Fakat şöyle bir şey var; polis memurları birçok yerde görevlendirilebiliyorlar. Bu görevlendirmelerden kaynaklı aslında işin ağır yükünü çeken kısımdakine polis sayısı düşük kalıyor. Birçok siyasinin veya işte bürokratın veya birçok kişinin yanında polisler görevlendiriliyorlar. Görevleri olmayan görevlerde çok görevlendirilen arkadaşlarımız var. Açıkçası bu, asıl yerinde çalışması gereken arkadaşların sayısının çok azalmasına sebep oluyor. Sonrasında ek görevler, maç görevleri, gündemle ilgili bazı görevler oluyor. Bunlar üst üste geldikçe arkadaşlar fazla çalışmak zorunda kalıyorlar”

POLİS İNTİHARLARINDAKİ ARTIŞ ENDİŞE VERİCİ

Samet Sancaktar 12-36 çalışma sistemini de şöyle açıkladı: Bir polis memuru çalışma saatleri için 12-36 dörtlü grup sistemi var. Bu bizim istediğimiz şey. Ama şu andaki de çakma 12-36 diye geçen sistem, üçlü grup şeklinde… 12 saat çalışıp 36 saat istirahat ettiğin bir sistem gibi duruyor ama o şekilde olmuyor. 12, 14, 15 saat bir görev yapıyorsun. Uyuyup uyanıyorsun, hemen bir sonraki gün tekrar göreve geliyorsun. Yani bu şekilde çalıştığı zaman arkadaşların kesinlikle sosyal hayatı aile hayatı veya diğer konularla ilgili yapılabilecek bir zaman kalmıyor. Bu yüzden bir süre sonra polis arkadaşlarımızın stresli hale gelmesi halkla ilişkiler anlamında kötü durumlara sebep oluyor. Bu süreç e tetikleyici bir süreç. Yani kelebek etkisi diye bir şey var ya bu onu tetikliyor. İşte neden polis kötü davrandı, polis zaten bir kendi içinde bünyesinde bir sürü sıkıntılarla uğraşıyor. Bu sıkıntılar bir süre sonra insanı tükenmişlik ve bıkkınlık hallerini sevk ediyor. Sorduğunuz zaman da size anlatamıyorlar, söyleyemiyorlar.

Söyleyemedikçe, insan içine attıkça ya eşiyle, ya arkadaşlarıyla, ya da polis merkezine gelmiş bir vatandaşın problem yaşamasına sebep oluyor. Bunlar polisin halkla ilişkilerine de zarar veriyor. Kendisine de zarar veriyor. Bu sene itibariyle şu anda 41 meslektaşımız Haziran ayına kadar intihar etti. Bu normal bir sayı değil. Normal intiharların dört katı neredeyse. Dört günde bir polis memurunun intiharı haberini alır olduk. Bu konuda çözüm için biz de yaklaşık 2 milyon tweet attık. Yani bir çözüm arayışı var. Artık bir sonuca ulaşmasını istiyoruz gerçekten. Polisler anlamında çalışma saatleri, fazla mesaileri, mesailerinin karşılığı alamadıkları ücretler, intiharlar konusu…

Özellikle bu yaz döneminde, şu anda tayinler oldu. 81 vilayet var bir tanesinde sen oturuyorsun. Geriye kalıyor, 80 tane vilayet ve önüne 55 tane tercih yap diye bir seçenek geliyor. Yani nereyi seçersen seç puan sistemi gibi bir sistem oluşturuldu. 55 tercih 80 vilayetli bir ülkede; ben rotasyon yapıyorum, seni nereye istiyorsam oraya gönderiyorum anlamına geliyor. Bana ulaşan bir polis memuru diyor ki; ben 14 yıl İstanbul'da çalıştım. İstanbul'da isteğim dışında ilişim kesildi, Hakkari'ye gönderildim. 2 yıl orada çalıştım. Şimdi beni isteğim dışı tekrar İstanbul'a görevlendirdiler. Ben nişanlanmıştım, nişanlım İstanbul'da durmak istemiyorum dedi. Nişanlım benden ayrıldı…

Şimdi bu arkadaş nasıl sağlıklı bir görev yapacak?

Neden onun durumu göz ardı ediliyor?

Bunun gibi binlercesi var… “

BÜTÜN DEVLET MEMURLARININ ORTAK ŞİKAYETİ

Benzer şikayetlerin aslında sadece polisler için değil bütün devlet memurları için geçerli olduğunun altını çizen Cüneyt Özdemir de şunları söyledi:

Mesela artık devlet memurları büyükşehirlerde çalışmak istemiyor. Çünkü kiralar pahalı, yaşam pahalı. Ücret değişmiyor. Yani sen ne bileyim Kırşehir'in bir ilçesinde çalıştığında aldığın maaşla İstanbul'un Etilerinde çalıştığında aldığın maaş aynı. Şimdi Etilere gelmek için ta gideceksin Esenyurt'ta oturacaksın. 2 saat bilmem neyle yol gideceksin. Hayat pahalı, orada yaşadığın hayat çok daha ucuz ama aynı ücreti veriyorsun. Bence sadece memurlar için değil, asgari ücret de buna göre belirlenmeli. Yani Kırşehir'deki, Çorum'daki asgari ücretle İstanbul'daki asgari ücret aynı olmamalı.

 

 

 

 

Kaynak: Haber Merkezi

aksarayhaber.net