Tarımda ve tıpta kullanılan antifungal ilaçların aşırı ve kontrolsüz kullanımı, mantarların bu ilaçlara karşı direnç geliştirmesine neden oldu.
Uzmanlar, bu durumun insan sağlığı ve gıda güvenliği için ciddi bir tehdit oluşturduğunu, hatta yeni bir pandeminin kapısını aralayabileceğini belirtti.
Candida auris ve Aspergillus fumigatus gibi patojenlerin artan direnci, hem klinik tedavileri zorlaştırıyor hem de tarımsal üretimi riske attı.
İngiltere Imperial College London’dan Prof. Matthew Fisher, antifungal direncin “sessiz bir pandemi” olarak tanımlanabileceğini vurguladı. Fisher, “Antifungal direnç, antibiyotik direncine benzer bir tehdit oluşturuyor ancak bu tehlike yeterince tanınmıyor. Tarımda kullanılan azol grubu antifungal ilaçlar, çevresel direnç gelişimini hızlandırıyor ve bu dirençli türler insan sağlığına sıçrıyor” dedi.
Fisher’ın liderliğinde Science dergisinde yayımlanan bir çalışma, azol ilaçlarının tarımda yaygın kullanımının, Aspergillus fumigatus gibi çevresel mantarların direnç geliştirmesine yol açtığını ortaya koydu.
Azol grubu antifungal ilaçlar, tarımda bitki hastalıklarını kontrol etmek için yaygın olarak kullanılıyor ve küresel fungisit pazarının yaklaşık dörtte birini oluşturuyor. Ancak bu ilaçların çevredeki mantar türleri üzerinde seçici bir baskı oluşturması, dirençli türlerin hayatta kalmasını sağladı.
Örneğin, Aspergillus fumigatus’un azol dirençli suşları, özellikle bağışıklığı baskılanmış kanser hastaları ve organ nakli alıcıları için ölümcül enfeksiyonlara yol açtı.
ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC), 2020-2021 yıllarında Candida auris enfeksiyonlarında üç kat artış olduğunu ve bu türlerin echinocandin sınıfı ilaçlara karşı direnç geliştirdiğini bildirdi.
Hollanda’daki Westerdijk Fungal Biodiversity Institute’tan Dr. Ferry Hagen, antifungal direncin yavaş ama istikrarlı bir şekilde yayıldığını belirtti:
“Yirmi yıl önce Aspergillus fumigatus’ta antifungal direnç nadirdi, ancak şimdi Hollanda’da izolatların %15’i üç ana antifungal sınıftan birine dirençli.”
Hagen, yeni antifungal ilaç geliştirme sürecinin 10-15 yıl sürmesinin ve mantar hücrelerinin insan hücrelerine benzerliğinin, tedavi geliştirme çabalarını zorlaştırdığını ekledi.
TARIM VE TIBBIN KESİŞİM NOKTASI: BİR SAĞLIK YAKLAŞIMI
Uzmanlar, antifungal direncin yalnızca tıbbi bir sorun olmadığını, aynı zamanda tarım ve çevre politikalarıyla yakından bağlantılı olduğunu vurguladı.
Manchester Üniversitesi’nden Prof. David Denning, tarımda azol kullanımının azaltılması gerektiğini savundu:
“Tarımda kullanılan azoller, insan patojenlerinde direnç gelişimini tetikledi. Bu, küresel bir ‘Bir Sağlık’ yaklaşımıyla ele alınmalı.”
Denning’in liderlik ettiği Global Action Fund for Fungal Infections (GAFFI), antifungal direncin önlenmesi için uluslararası standartların geliştirilmesini talep etti.
Nature Reviews Microbiology’de yayımlanan bir makalede, antifungal direncin çevresel ve klinik faktörlerle nasıl_worldwide. Azol direnci, tarım ilaçlarının çevredeki kalıntılarının mantarları dirençli hale getirdiği “ekolojik sıcak noktalar” oluşturduğunu ortaya koydu.
GIDA GÜVENLİĞİ VE İNSAN SAĞLIĞI TEHLİKEDE
Antifungal direnç, sadece insan sağlığını değil, küresel gıda güvenliğini de tehdit ediyor. Mantar hastalıkları, her yıl küresel tarımsal ürünlerin %20’sini yok ediyor.
Dirençli mantar türleri, bitki hastalıklarının kontrolünü zorlaştırarak gıda üretimini riske attı.
Imperial College’dan Fisher, “Mevcut antifungal ilaçların aşırı kullanımı, tedavileri etkisiz hale getiriyor ve bu durum hem tarımda hem de kliniklerde ciddi sonuçlar doğurabilir” uyarısında bulundu.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ VE ACİL EYLEM ÇAĞRISI
Uzmanlar, antifungal direncin kontrol altına alınması için acil önlemler alınması gerektiğini vurguladı. Bunlar arasında tarımda azol kullanımının düzenlenmesi, antifungal ilaçların reçetelenmesinde daha sıkı protokoller uygulanması ve yeni antifungal ilaçların geliştirilmesi yer alıyor. CDC, antifungal duyarlılık testleri ve terapötik ilaç izleminin klinik uygulamalara entegre edilmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, fungal enfeksiyonların erken teşhisi için daha etkili ve erişilebilir tanı araçlarına ihtiyaç duyuldu.
The Lancet’te yayımlanan bir makalede, düşük ve orta gelirli ülkelerde fungal teşhis için gerekli teknolojilerin eksikliğinin, dirençli türlerin yayılmasını hızlandırdığı belirtildi.
KÜRESEL İŞBİRLİĞİ ŞART
Antifungal direnç, insan sağlığı, tarım ve çevre sağlığı için büyüyen bir tehdit olarak karşımıza çıktı.
Uzmanlar, bu “sessiz pandeminin” önlenmesi için uluslararası işbirliği, antifungal ilaçların sorumlu kullanımı ve yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Haber: Sena Özkan / Haber Merkezi