Prof. Dr. Tarık Sevindi’den Derin Toplumsal Muhasebe

Zannetmekle Yüzleşmek

HABER 29.06.2025 19:23:00
Prof. Dr. Tarık Sevindi’den Derin Toplumsal Muhasebe

“Zannetmekle Yüzleşmek: Prof. Dr. Tarık Sevindi’den Derin Toplumsal Muhasebe”


Toplumun Karanlık Aynası: Prof. Dr. Tarık Sevindi’den Zihinleri Sarsan Uyarı
“Kendimizi iyi zannettik; ya halk bizi affetmezse?”

Toplumsal ve bireysel farkındalığın önemine dair açıklamalarıyla dikkat çeken Prof. Dr. Tarık Sevindi, yaptığı çarpıcı açıklamayla hem yöneticilere hem de halka seslendi. İnsanlığın en temel probleminin “zannetmek” olduğunu vurgulayan Sevindi, bireylerin kendilerini sorgulamadan yükledikleri rollerin, aslında büyük yanılgılar barındırabileceğini ifade etti.

“İyi bir evlat, ebeveyn, kardeş, dost, dava adamı olduğumuzu zannediyoruz; tıpkı iyi bir vali, iyi bir vekil, iyi bir siyasi ve yerel otorite olduğumuzu zannetmemiz gibi,” diyen Sevindi, hem halkı hem de yöneticileri “zannetmenin kör noktası”na karşı uyardı.

Bu sözler, özellikle son dönemde liyakat, adalet, sosyal sorumluluk ve kamu yönetimi konusunda yaşanan güven krizlerinin gölgesinde derin yankı uyandırdı. Zira Türkiye’de yerel yönetimlerden merkezi otoriteye kadar birçok kesimde “kendinden memnuniyet” hâlinin toplumsal huzuru zedelediği sıkça dile getiriliyor.

Zannetmenin Bedeli: Kendimizle Helalleşebiliriz, Peki Ya Halkla?

Prof. Dr. Sevindi’nin asıl çarpıcı vurgusu ise helalleşme kavramı üzerine oldu.
“Biz kendimizle helalleşiriz de, siz bizlerle nasıl helalleşeceksiniz?” şeklindeki sözleri, özellikle kamu gücünü elinde tutan yetkililer için bir vicdan terazisi niteliğinde. Kendi içinde hesaplaşmanın yeterli olmayacağı, halkın da bu süreçte bir muhatap olduğu hatırlatılıyor.

Söz konusu mesaj, sadece siyasetçilere değil, aynı zamanda öğretmen, imam, bürokrat, muhtar, gazeteci, sivil toplumcu gibi her düzeyde toplumsal rol taşıyan bireylere yönelik çok katmanlı bir sorgulama içeriyor. Bu açıdan bakıldığında Sevindi’nin açıklamaları bir akademik görüşten çok daha fazlası: adeta bir “toplumsal ayna” işlevi görüyor.

Zan ve Gerçeklik Arasında Sıkışmış Bir Toplum

Sosyolojik olarak da “zannetmek”, bireyin öz eleştiriden uzaklaşıp bir tür konforlu yanılgı alanında yaşamasını doğuruyor. Sevindi’nin bu tespiti, toplumsal dejenerasyonun başlangıç noktasına dikkat çekiyor. “Zan” üzerine inşa edilen benlikler, zamanla hakikati görmez hâle geliyor. Kendi performansını sürekli ‘iyi’ olarak varsayan yönetici veya birey, hatalarını görmeden yoluna devam ediyor.

Ancak Sevindi’ye göre bu durum yalnızca kişisel bir yanılgı değil, aynı zamanda toplumsal bedelleri olan bir sistemsel sorun. Çünkü yöneticinin zannetmesi, sadece kendisini değil, bağlı bulunduğu halkın kaderini de doğrudan etkiliyor.

Sadece Bir Tespit Değil, Bir Uyarı ve Davet

Prof. Dr. Tarık Sevindi’nin bu açıklaması, kuru bir eleştiriden ibaret değil. Aynı zamanda bir davet. Hem bireysel anlamda vicdani muhasebe yapmaya hem de toplumsal düzeyde şeffaf, hesap verebilir ve sorumluluk bilinci yüksek bir idare anlayışını inşa etmeye çağrı niteliği taşıyor.

Zira bir şehir, bir halk, bir ülke; yönetenin neyi “zannettiğiyle” değil, gerçekte neyi yaşattığıyla değerlendiriliyor.

Hakikatin Aynasına Bakmak Zorundayız

Sevindi’nin mesajı, hem kişisel hem kurumsal düzeyde aynaya bakma çağrısı. Sadece “iyi olduğumuzu sanmak”la yetinmek, geleceği ipotek altına almaktan farksız. Hakiki sorumluluk, zannettiklerimizle değil, gerçekte kim olduğumuzla yüzleşmekten geçiyor.

Bu sözler, sadece bugünün yöneticilerine değil; gelecekte bu makamlara talip olacak herkese yöneltilmiş derin bir sorumluluk çağrısıdır.
Çünkü helalleşmek, sandığınız kadar kolay değildir.

 

 

 

Kaynak: Haber Merkezi

Anahtar Kelimeler: . . Tarık Sevindi’ Derin Toplumsal Muhasebe
26°