30 Ekim 2024'te tutuklanan CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer hakkında, "terör örgütüne üye olmak" suçundan yargılandığı davada tahliye kararı verilmişti. Ancak Özer hakkında "Aziz İhsan Aktaş soruşturması" tutukluluk kararı bulunuyordu.
2’nci açılım sürecinin mimarı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise Ahmet Özer için Eylül ayında tahliye edilmesi konusunda çağrıda bulunmuştu. Bahçeli, “Ahmet Türk görevine iade edilmeli, belediyesiyle buluşmalıdır. Aynı şekilde Ahmet Özer de tahliye edilmelidir” demişti.
Görevden alınan Ahmet Özer için ihaleye fesat karıştırma iddiasıyla tutuklu bulunduğu "Aziz İhsan Aktaş soruşturması" kapsamından da tahliye kararı verildi.

Özer’den Bahçeli’ye teşekkür ziyareti geldi. Görüşmeye dair detayları sosyal medya hesabından paylaşan Özer, Bahçeli'ye sürecin inşasındaki katkıları için teşekkür ederken, CHP'ye yönelik baskıların ve kayyım uygulamalarının son bulması gerektiğini söyledi.
Özer Bahçeli'ye "İnsanlık" ve "Köklere Yolculuk" kitaplarını hediye etti.
Özer paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
MHP Genel Başkanı Sn. Devlet Bahçeli’yi ziyaret ettim ve Sayın Genel Başkanımız Özgür Özel’in selamlarını ilettim.
Einstein “Karşılaştığınız sorunları, o sorunları yarattığınız düşünce düzleminde kalarak çözemezsiniz” der. Yıllar içinde ön yargı, ezberler ve korkularla beslenen süreç ancak samimi, kararlı ve özverili bir tutumla aşılabilir. Bu anlamda Sn Bahçeliye barış sürecine özverili ve samimi katkıları için teşekkürlerimi sundum.
Daha bir çok zorluğun üstesinden gelmek ve umutları boşa çıkarmamak için herkese ve her kesime büyük görevler düşüyor. Bizlerin de bu tarihi süreçte üzerimize düşeni yapacağımızı belirttim.
Barış sürecine doğrudan ve dolaylı katkı sağlayacak hususlar ve çelişkiler üzerine derin bir sohbetimiz oldu.
Toplumsal barışın kalıcı hale gelmesi için kimsenin dışlanmaması ve özellikle bu süreçte CHP’ye yapılan kuşatmanın son bulmasının önemine değindim.
Yargıya olan güvenin artırılmasının işin miheng noktası olduğu, bunun barış sürecinin güven bulması için gerekli olduğu, güven artırıcı adımlara ihtiyaç olduğuna değindim.
Yargılamaların cezalandırmaya dönüşmemesi gerektiği, tutuksuz yargılama ile bir yumuşamaya ihtiyaç olduğunu, kayyım rejimine son verilmesi, AYM ve AİHM kararlarının uygulanmasının sürece olacak katkısını vurguladım. Zira günümüzde yargıya olan güvenin azalması ülkemiz demokrasisine ve barış sürecine zarar verdiği aşikardır.
Şimdi kutuplaşmayı geride bırakıp kucaklaşma zamanıdır. Bunu mutlaka başarmalı ve yakaladığımız bu fırsat hiçbir koşulda heba edilmemelidir. Zira bu fırsat sadece Türkiye’nin iç barışı için değil aynı zamanda bölge barışı içinde büyük bir öneme sahiptir.
Türkiye bu sorunu demokrasi içinde çözmeli, eşit temelde barış içinde bir arada yaşamayı perçinlemelidir.

Haber: Süleyman Çay / Haber Merkezi