Avrupa'da güvenlik dengesi baştan kuruluyor

İmzalar 17 Temmuz'da atılıyor

GÜNDEM 14.07.2025 15:04:00
Avrupa

17 Temmuz'da Londra'daki Lancaster House'da imzalanacak İngiliz-Alman Askeri İşbirliği Anlaşması, İngiltere'nin Fransa ve Polonya ile ittifaklarını tamamlayarak kıtanın jeopolitik dengelerini yeniden şekillendiriyor. Almanya'nın askeri kapasitesi ve 1930'ların izleri, Avrupa'nın gelecekteki güvenlik mimarisinde belirleyici olacak.

Londra’daki Lancaster House’un altın varaklı salonları, bir kez daha Avrupa’nın güvenlik mimarisinde sismik bir değişimin merkezinde bulunuyor. 17 Temmuz’da burada imzalanması beklenen İngiliz-Alman Askeri İşbirliği Anlaşması, yalnızca iki ülke ilişkilerinde değil, kıtanın tüm dengelerinde derin değişiklikler yaratacak bir hamle.

Atılması muhtemel imzalar 2010’da aynı salonda Fransa ile kurulan “ayrıcalıklı ortaklığı” (Lancaster Paktı) ve Doğu Avrupa’da Polonya ile örülen savunma ağlarını tamamlayan üçüncü bir eksen oluşturacak. Ancak bu üçlü yapı, kaynağını 20. yüzyılın en karanlık sayfalarından alan bir jeopolitik gerilimi diriltiyor: Almanya’nın askeri kapasitesinin sınırları meselesi ve komşularının bunu izlerkenki derin tedirginliği. Kanadalı tarihçi Margaret MacMillan’ın The Uses and Abuses of History adlı eserinden “Tarih, bugünü anlamak için bize bağlam sağlar” uyarısını hatırlatarak, bugünün gelişmelerini 1930’ların Dörtler Paktı girişimleri, Versay’ın çözülüşü ve 1990’ın “2+4” sınırlamaları üzerinden okumak, Avrupa’nın gelecekteki güvenlik ikilemlerine ışık tutabilir.

istock-1418475334.webp

LANCASTER PAKTI NEDİR?

Londra’daki Lancaster House’da 2 Kasım 2010’da imzalanan İngiliz-Fransız Savunma ve Güvenlik İşbirliği Anlaşması veya resmi adıyla resmi adıyla The Lancaster House Treaties, yalnızca 50 yıllık askeri işbirliği tesis etmedi. Adını, 15. yüzyılda İngiltere ve Fransa taçlarını birleştirmeyi hedefleyen Lancaster Hanedanı’ndan alması bilinçli bir tarihsel göndermeydi. Anlaşmanın ortak test tesisleri, teknoloji paylaşımı gibi alanları da kapsayan nükleer işbirliği maddesi, ABD’nin NATO’daki nükleer şemsiyesine alternatif bir “Avrupa nükleer caydırıcılığı” tartışmalarını alevlendirdi.

cameron-and-sarkozy.jpg

POLONYA FAKTÖRÜ VE 1930’LARIN YANKISI

2017 tarihli İngiltere-Polonya Savunma Anlaşması ile 2023'te resmen imzalanan 2030 Ortaklık Anlaşması , Paris-Londra-Varşova üçgenini güçlendirdi. Söz konusu konfigürasyon ABD'nin tanınmış tarihçilerinden Timothy Snyder’ın Bloodlands eserinde vurguladığı gibi, 1930’larda Polonya’nın Almanya ve SSCB kıskacında, Snyder’ın tabiriyle “iki ateş arasında” kalma korkusunu ve Batı ile ittifak arayışını anımsatıyor.

1920x810.jpeg

İNGİLİZ-ALMAN ANLAŞMASI: TARİHSEL PARALELLİK VE ENDİŞELER

17 Temmuz’da Londra ve Berlin arasında beklenen askeri işbirliği anlaşması, kritik bir gerçeği ortaya çıkarıyor: Fransa ile Almanya arasında, Avrupa Birliği Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü'nün (EUISS) 2023 yılında neşrettiği analizde de belirtildiği üzere Lancaster Paktı benzeri kapsamlı bir askeri ittifak söz konusu değil. İngiltere’nin Fransa, Polonya ve Almanya ile paralel üç anlaşması, kaçınılmaz olarak 1933 tarihinde imzalanan Dörtler Paktı (Pact of Four) projesini akla getiriyor.

O dönemde kurulan pakt, Versay Antlaşması’nın Almanya’yı silahsızlandıran maddelerinin gevşetilmesini öngörüyordu. Bugün ise 1990 senesindeki 2+4 Antlaşması'nın, Bundeswehr’e getirdiği personel ve ağır silah sınırlamaları tartışma konusu. Alman CDU partisinin mevcut lideri Friedrich Merz dahil neredeyse bütün siyasiler, mevzu bahis kısıtlamaların “çağdışı kaldığı” yönünde açıklamalar yaptı. Hatta Friedrich Merz, Der Spiegel'in Ocak 2024 tarihli sayısında bundan açık açık "gerici bir anlaşma" olarak bahsetti.

518339138-scaled-1280x720-c-center.jpg

POLONYA: DOĞU AVRUPA’NIN TARİHSEL TRAVMASI

Almanya’nın mevcuttaki askeri genişlemesi, Polonya’da haklı olarak derin endişeleri açığa çıkarttı. Varşova’nın batı topraklarının, daha açık söylemek gerekirse Aşağı Silezya, Batı Pomeranya ve Poznan'ın, 1945 Potsdam Konferansı kararlarıyla Almanya’dan alınması, iki ülke arasında "ebedî güvensizlik kaynağı" olmaya devam ediyor. Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski’nin 2023’te ülkesinde yayımlanan Polsat News'e verdiği demeçte kullandığı “NATO, Polonya’yı hem Doğu’dan hem Batı’dan korumalı” ifadeleri bu duyarlılığın en net göstergelerinden. Tarihsel olarak da, 1933 tarihli Dörtler Paktı’nı, Polonya’nın Fransa ile ittifakını gözden geçirme tehdidiyle engellediği biliniyor.

518339138-scaled-1280x720-c-center-001.jpg

FRANSA’NIN İKİLEMİ VE 1936 MODELİ

Paris, İngiltere-Almanya yakınlaşmasından epeydir rahatsız. Son yıllarda güçlendiği izlenimi veren Fransız-Alman dostluğuna rağmen İngiliz tarihçi Richard J. Evans'ın Third Reich in Power adlı eserinde "tarihsel Almanya korkusu” diyerek ifade ettiği ve İngiltere’nin öteden beri takipçisi olduğu “denge politikası” (balance of power) endişesi Macron’un anlaşma öncesi neden Londra'yı ziyaretini açıklar mahiyette.

Belki tam da burada 1935 senesinde imzalanan ve Almanya’ya Versay’ın deniz kısıtlamalarını delme hakkı tanıyan İngiliz-Alman Deniz Anlaşması'nın ardından, Fransa 1936’da Sovyetler Birliği ile Karşılıklı Yardım Paktı imzalayarak ve Polonya/Çekoslovakya ile ittifaklarını güçlendirerek Almanya’ya karşı önlem alma girişimlerini hatırlatmak da faydalı olacak.

1935 İngiliz-Alman Anlaşması, Rusya tehdidine karşı gerekçelendirilse de, 2+4 kısıtlamalarının aşılması ve Almanya’nın askeri ağırlığının artması, Doğu Avrupa’da tarihsel korkuları tetikliyor.

Fransa’nın AB içinde güçlü savunma entegrasyonu veya Polonya/Baltık ülkeleriyle yeni mini-itifaklar kurma girişimleri, 1936 modelini anımsatıyor.

İngiltere ile Fransa arasında imzalanması beklenen anlaşma, işte bu bağlam çerçevesinde ele alındığında Avrupa siyasetinde yeni bir sayfa açmaya gebe duruyor.

Mevcut durumun tehlikelerine ve tarihsel endişelerine odaklanmak kaçınılmaz bir gereklilik. Ancak bu kaygıların ötesine geçerek, gelecekteki olası güvenlik ikilemlerini azaltmak ve yönetmek adına diplomasi, işbirliği ve yeni anlaşmalarla örülü bir strateji benimsemek de bir o kadar elzem. Zira tarih, bize sadece tekerrürleri değil, aynı zamanda ders almanın ve yeni yollar inşa etmenin önemini de fısıldar. Peki söz konusu durumda taraf ülkelerden hangi adımlar beklenebilir?

uid-1eade572db92480dade0a3372884e007-width-900-play-0-pos-0-gs-0-height-506.jpg

ATILACAK ADIMLAR NELER OLABİLİR?

Avrupa'nın gelecekteki güvenlik ikilemlerini aşmak için, Almanya'nın askeri entegrasyonu şeffaflık ve kapsayıcılık ilkeleriyle barışması beklenebilir. Bu, askeri harcamalar ve tatbikatlar konusunda açık iletişim, AB ve NATO çatısı altında ortak savunma projeleri ve özellikle Polonya ile sürekli kültürel ve tarihsel diyalog anlamına geliyor. Hatırlatmakta fayda var ki Alman ordusu, tek başına bir tehdit olmaktan ziyade, kolektif güvenliğin bir parçası olarak değeri olan bir güç.

Fransa muhtemelen denge politikasını ulusal değil de AB düzeyinde kurumsallaştırarak daha güçlü bir ortak savunma entegrasyonuna liderlik etmeyi ve Batı Balkanlar ile Doğu Avrupa'da yeni stratejik ortaklıklar geliştirme yolunu tutacak. Bu durum hem Doğu hem de Batı Avrupa'daki güvenlik ekseninde rahatlama yaratması muhtemel.

İngiltere'nin oluşturduğu yeni eksenler ise NATO'nun merkezi rolünü zayıflatmadan, Rusya tehdidine karşı birleşik bir cephe oluşturmak için kullanılmaya elyak.

Avrupa'nın tüm aktörleri, ortak bir tehdit algısı etrafında birleşerek, enerji bağımlılığını azaltma, siber güvenlik işbirliği ve dezenformasyonla mücadele gibi alanlarda somut adımlar atması da kurulan yeni dengenin merkezinde yer alacak gibi duruyor. Geçmişten ders alarak, akıl ve işbirliği temelinde inşa edilecek bu yeni güvenlik mimarisi, Avrupa'nın gelecekteki istikrarını ve refahını güvence altına almaya aday.

800x375-leaders-of-germany-france-poland-uk-arrive-in-ukraines-capital-1746862194357.jpg

TARİHTEN DERS ALMAK VE GELECEĞİ İNŞA ETMEK

Tarih "şiiri" değil "kafiyeleri" yaratır, onları "şiir" hâline getirme işini ise siyasilerin marifetine terk eder. Lancaster House'ta atılacak imzalar, Avrupa siyasetinde yeni bir sayfa açma potansiyeli taşırken, bu sayfanın hangi yöne evrileceği, Avrupa liderlerinin geçmişten aldıkları dersleri ne denli etkin bir diplomasi, şeffaf işbirliği ve kapsayıcı yeni anlaşmalarla geleceğe taşıyacaklarına bağlı olacak.

Jeopolitik korkular ve güç dengesi arayışları Avrupa'nın DNA'sında mevcut olsa da, akıl ve işbirliği ile bu içsel gerilimler, daha güvenli ve istikrarlı bir Avrupa inşa etme yolunda bir araca dönüştürülebilir. Aksi takdirde, tarih, ders almayanların hâlini bir kez daha yazacaktır.

lancaster-house-5669409727.jpg

 


Haber: Mehmet Kökrek / Haber Merkezi

32.2°